7 Ekim 2023'te Gazze'de başlayan çatışmaların ardından Türk Kızılay, bölgedeki insani krizi hafifletmek amacıyla çeşitli yardım faaliyetleri yürüttü. İyilik Gemileri aracılığıyla, başta gıda, barınma, hijyen ve tıbbi malzemeler olmak üzere insani yardım malzemelerini bölgeye ulaştırdı. Ayrıca, Türk Kızılay Gazze'de bulunan aşevleri aracılığıyla sıcak yemek dağıtımı gerçekleştirmektedir.
KIZILAY YOLCULUĞU
6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli, art arda 7 ve üzeri büyüklükte gerçekleşen depremler sonucu 11 şehrimiz doğrudan etkilenirken, milyonlarca insan derin bir acıyla sarsıldı. Türk Kızılay, afet sahasında tüm paydaşlarıyla birlikte koordinasyon kabiliyetini ortaya koyarak her gün milyonlarca öğün beslenme hizmetini layıkıyla yerine getirmeyi başardı.
33 milyondan fazla kişinin olumsuz etkilendiği sel ve taşkınlar sonucu yaklaşık bir milyon ev tamamen yıkıldı veya ağır hasar gördü. Pakistan hükümetinin uluslararası yardım çağrısı sonrasında Türk Kızılay, Pakistan Kızılayı ile iş birliği ve koordinasyon içinde bölgedeki acil ihtiyaçları tespit ederek yardımları ulaştırdı.
24 Şubat 2022'de başlayan ve milyonlarca insanı etkileyen Ukrayna-Rusya Savaşı, büyük bir insani krize yol açtı. Çatışmalar nedeniyle milyonlarca insan yerinden edilirken, gıda, barınma, sağlık ve hijyen gibi temel ihtiyaçlara erişimde ciddi sıkıntılar yaşandı. Türk Kızılay, savaşın ilk günlerinden itibaren bölgedeki insani krizin etkilerini hafifletmek amacıyla harekete geçti. Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Hareketi ve yerel partner kuruluşlar ile iş birliği içinde çalışarak, özellikle gıda, barınma malzemeleri, hijyen kitleri ve sağlık hizmetleri gibi temel insani ihtiyaçları karşılamaya yönelik yardım faaliyetleri yürüttü. Ayrıca, Türk Kızılay bölgede mobil aşevleri kurarak sıcak yemek dağıtımı gerçekleştirdi ve krizden etkilenen insanların yaralarını sarmak için sürekli destek sağladı. İhtiyaçların karşılanması ve uzun vadeli çözümler üretilmesi amacıyla insani yardım faaliyetleri aralıksız devam etti.
Güneydoğu Afrika'da yaşanan, son 40 yılın en ağır krizi olan kuraklık ve kıtlık, 100 milyon insanı açlık ve ölümle karşı karşıya bıraktı. Türk Kızılay, uluslararası paydaşlar ve ulusal cemiyetler aracılığıyla etkilenen bölgelere gıda desteği sağladı.
11 Ağustos 2021'de Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nin Batı Karadeniz Bölümü'nde etkili olan aşırı yağışlar sonucu meydana gelen sel, su baskını ve heyelanlar Kastamonu, Sinop ve Bartın illerini etkiledi. 97 kişinin hayatını kaybettiği, 228 kişinin ise yaralandığı sel felaketinde, afet bölgesi ilan edilen Kastamonu, Sinop ve Bartın’da Türk Kızılay, beslenme başta olmak üzere barınma ve su ihtiyaçlarını karşıladı.
28 Temmuz 2021'de Antalya'nın Manavgat ilçesinde başlayan ve Türkiye'nin birçok şehrine yayılan orman yangınları, büyük bir felakete yol açtı. 12 Ağustos 2021 itibarıyla; çoğunluğu Akdeniz, Ege, Marmara, Batı Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 53 ilde çıkan 299 orman yangınında 8 kişi hayatını kaybetti. Önceki yıllara göre büyük bir artışla, 150 binden fazla hektar orman alanı ve yerleşim yeri küle döndü, binlerce hayvan hayatını kaybetti.
30 Ekim Cuma günü İzmir’in Seferihisar ilçesine 17,26 km uzaklıkta ve yerin 16,54 km derininde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından tüm ekipleriyle bölgeye intikal eden Türk Kızılay, depremin ilk dakikalarından itibaren Devletin ilgili birimleri ile koordineli şekilde hareket ederek yıkımın sebep olduğu mağduriyeti en aza indirmeye çalıştı.
Türk Kızılay, Elazığ’daki depremin ilk dakikalarından itibaren olay yerine giderek bütün imkânlarını seferber etmiş ve yaraları sarmıştır.
Gökteki o hilal Türk Kızılay! Bir avuç idealist insanın tohumlarını ektiği ve milyonlarca gönüllünün bugünlere kadar getirdiği Türk Kızılay 150 yaşında!
Söz ve Müzik: Dr. Kerem KINIK Aranje: Emre MOĞULKOÇ Kızılay haftası kapsamında TRT İstanbul Radyosu ÇokSesli Çocuk Korosu'nun seslendirdiği Kızılay Marşı!
Vatansever, sorumlu, insanlık ve yardım duygularıyla donatılmış bilgili ve bilinçli gençler yetiştirmek ülküsüyle geleceğe yürüyen Kızılay, ilk gençlik merkezini 22 Ekim 2018’de Ankara’da hizmete açtı.
6 Kasım 2017 tarihinde Kızılay’ın Antalya’da ev sahipliği yaptığı Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu (IFRC) Genel Kurulu'nda yapılan seçimlerde IFRC'nin Avrupa bölgesinden sorumlu başkan yardımcılığına Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, 116 oyla seçildi. Diğer aday Alman Kızılhaç Başkanı Volkmar Schön ise 61 oy aldı.
Türkiye’nin ev sahipliğinde organize edilen, dünya genelinden binlerce karar alıcıyı bir araya getiren Dünya İnsani Zirvesi 23-24 Mayıs 2016 tarihinde Türk Kızılay ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Ülkemizde gerçekleşen darbe girişimini bir beşeri afet olaak değerlendiren Türk Kızılay, meydanlarda hem ikram hem de kan bağışı araçlarıyla yer aldı, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere demokrasi nöbetinin olduğu her noktada 29 gün boyunca vatandaşlara su, sıcak çorba-çay, kumanya ve benzeri gıda malzemesi ikramında bulunarak destek verdi.
Ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyelilere mesleki eğitim, psikososyal destek ve yönlendirme hizmeti vermek Türk Kızılay tarafından hayata geçirilen Toplum Merkezleri’nin ilki 2015 yılında Şanlıurfa’da hizmete açıldı.
Türk Kızılay, üretimde kapasiteyi artırmak, tüketiciye yeni lezzetler sunmak ve farklı pazarlara açılmak için önemli bir yatırıma daha imza attı ve Erzincan’ın dünyaca ünlü “Ekşi Suyu”nu havzasıyla birlikte satın aldı. Son teknoloji ile kurulan tesislerde saatte 50 bin, günde 450 bin, ayda 14 milyon ve yılda 200 milyon adet şişe madensuyu üretiliyor. Bu sayede Türk Kızılay Asya ve Ortadoğu pazarına da girerek bir dünya markası haline geldi.
İlik nakli ve kök hücre tedavisi bekleyen hastalar için Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılay'ı arasında 2013 yılının Kasım ayında imzalanan anlaşma ile “Kök Hücre Projesine” başlandı.
Van, 23 Ekim 2011 saat 13.41’de 7.2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Merkezinde, en büyük ilçesi Erciş’de ve çevresindeki köylerde yıkım büyüktü. Ve depremin hemen ardından bölgeye ulaşan ilk yardım kuruluşu Kızılay oldu. Uzman ekiplerle birlikte tüm bölge depolarından insani yardım malzemesini Van ve Erciş’e sevk eden Kızılay, tarihin en büyük insani yardım operasyonu gerçekleştirildi. Çadır kentler, konteyner kentler, sıcak yemek dağıtımları, yardım dağıtımları gerçekleştirildi. Halkın barınma, beslenme ve sosyal ihtiyaçlarına yönelik tüm ihtiyaçlar karşılandı.
15 Mart 2011 tarihinde Suriye’de baş gösteren eylemlerin çatışmaya dönüşmesi sonucu Suriyeli vatandaşlar Türkiye’ye sınırından giriş yapmaya başladı. Bu grupların barınma, yemek ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak için harekete geçen Kızılay ilk çadır kenti Hatay Yayladağı’nda kurdu. Suriye sınırları içerisinde kamplar kurarak yerlerinden edilen insanlara barınma hizmeti sağlıyor, barınma hizmetlerinin yanı sıra bu kamplara düzenli gıda dağıtımları gerçekleştiriliyor. Kızılay, bu sayede Suriye içerisindeki 5 milyon yerinden edilmiş insana ulaşıyor
Kızılay, 1999 yılı sonrası Afet Yönetim Sistemi’nin geliştirilmesinde önemli aşamalar kat etmiş, bunun en güzel örneklerini Endonezya, Sri Lanka ve Pakistan İnsani Yardım Operasyonlarında sergilemiştir. Türk Kızılay; Endonezya, Sri Lanka, Pakistan, Filistin, Sudan, Kosova, Somali gibi ülkelerde insani yardım faaliyetlerinin yanı sıra pek çok kalıcı refaha yönelik çalışmalara imza atmıştır. İhtiyaç sahibi ülkelerdeki projelerini konut, okul, toplum merkezi, ibadethane, kamu tesisleri inşası, geçim kaynaklarının temini ve desteklenmesi, sağlık, eğitim, sosyal yardım, tarım ve sulama gibi alanlarda yoğunlaşmıştır.
Kızılay, ülkemizin çok büyük kayıplar verdiği 17 Ağustos depreminde; çadır, battaniye, yardım malzemeleri, sağlık çalışanları ve tüm ekipleri ile halkının ve devletinin yanında, yaraları sarmak için canla başla çalışmıştır.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başladığı günlerde oluşturulan Kıbrıs’a Yardım Komitesi yanında Kızılay da savaş sonrası dönemde yapılacak faaliyetler konusunda aktif rol almıştır. Kızılay, harekâtın ilk gününde başlatılan ve ateşkesten sonra yoğunlaştırılan Kıbrıs halkına yardım çalışmalarını sürdürmüştür. Kızılay tarafından öncelikle ve özellikle kendi öz kaynakları kullanılmak ve bunlardan azami istifade etmek suretiyle başlatılan yardım faaliyetleri artarak ve kesintisiz olarak devam etmiştir. Kızılay tarafından harekâtın daha başlangıcından itibaren üzerinde durulan ve son derece büyük bir hassasiyet gösterilen husus ise adaya yönelik yardım girişimlerinin ırk, dil ve din farkı gözetmeksizin ihtiyaç sahibi muhtaç herkese yönelik olmasıdır. Kızılay, harekâtın ilk gününde başlatılan ve ateşkesten sonra yoğunlaştırılan Kıbrıs halkına yönelik yardım faaliyetlerini son derece planlı ve profesyonel bir strateji içerisinde yürütmeye gayret etmiştir.
Türk Kızılay, Doğu Anadolu’da, 07.03.1966 tarihinde, büyük can ve mal kaybına yol açan şiddetli depremde Muş Varto’ya ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtılmak üzere binlerce çadır ve battaniye göndermiş, çadır kentler kurarak, sıcak yemek dağıtımı gerçekleştirmiştir.
1863 Kızılay Kızılhaç Hareketi'nin 100. Yıldönümü vesilesiyle Türkiye Kızılay Cemiyeti de bir dizi etkinlik tertip etmiştir. Bu etkinlikler arasında bir konferans düzenlenmesi de gündeme gelmiştir. Genel Merkez Kurulu üyelerinden Muslih Fer, Dr. Şükrü Ansay, Dr. Kadir Olcar , Nedim Akçer ve İstiklal Şube Başkanı Hayri Aksoy’dan oluşan konferans tertip komitesi oluşturulmuş ve 11-13 Haziran 1964 tarihinde de tertip edilmiştir.
Kızılay, halk sağlığı ile yakından ilgili bir kurum olarak Türkiye’de kan hizmetlerinin kurulup geliştirilmesi görevini üstlenmiştir. 1957 yılında Ankara ve İstanbul’da ilk kan merkezlerini kurmuş olup ülkemizin kan ihtiyacını karşılamaktadır. Kızılay; Bölge Kan Merkezleri, Kan Bağış Merkezleri ve mobil kan bağış araçları ile ülkemizin ihtiyacı olan kanın tamamını gönüllü ve sürekli bağışçılardan karşılamayı hedeflemektedir.
Türk Kızılay ekipleri 1954 yılından itibaren hac organizasyonlarına sağlık desteği vermeye başlamıştır, 1974 yılından itibaren Mekke ve Medine’de çadır kentler kurarak hacılarımıza sağlık hizmet vermiştir.
Osmanlı Hilal-iAhmer Cemiyeti 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşında 8 ayrı bölgede çadır (seyyar) hastaneler açmıştır. 1911 yılında meydana gelen Trablusgarp Savaşı’nda Garyan ve Bingazi ‘de açılan hastanelerde kullanılmak üzere Tunus ve Marsilya’dan çadır satın alınmıştır. Balkan Savaşlarında İngiltere ve Almanya’dan çadır ve baraka alımı yapılmıştır. Uzun yıllar dış ülkelerden çadır alımı yapan Kızılay 1940’lı yıllardan itibaren çadır ihtiyacını Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Cebeci Dikimevinden karşılamıştır. 1956 yılında Dikimevinden temin ettiği makinalarla çadır üretimine başlanmış 1962 yılında Etimesgut deposunda açtığı dikim atölyesinde çadır dikimi yapımına devam etmiştir. 1978 yılında açtığı modern çadır dikim tesislerinde çadır üretimine geçmiştir.
Kızılay’ın İsim Babası Mustafa Kemal Atatürk Trablusgarp Savaşı sırasında Derne’deki Hilal-i Ahmer Hastanesi, yıllar sonra Türklerin kaderini değiştirecek bir hastaya baktı. Bu hasta Binbaşı, Ocak 1912’de Derne’de Şark Kolordusu Komutanı olarak görev yapıyordu. 16 Ocak çarpışmasında gözünden yaralanan Binbaşı, Hilal-i Ahmer hastanesinde tedavi gördü. 1912’de Hilal-i Ahmer Hastanesinde tedavi olan bu binbaşı, yıllar sonra Cemiyete “Kızılay” adını verecek olan Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değildi.
Alman işgaline uğrayan Yunanistan’da açlık ve sefalet baş gösterince, 20 yıl önce kendi topraklarını işgal etmiş olan Yunanistan'a dostluk elini uzatan ilk ülke Türkiye olacak, yurt çapında başlatılan kampanya ile komşuya yiyecek ve ilaç gönderilecektir. Gemilerle başlayan yardım seferleri Yunanistan halkına rahat bir nefes aldırmıştır. Bunlardan birinin adı 20 yıl önce Yunanistan ile yaşanan savaşla aynı adı taşıyordu: KURTULUŞ. Kurtuluş Vapuru 18 Şubat 1942 tarihinde altıncı seferi için limandan ayrılır. Kar yağışı ve tipi vardır. Hava şartlarından kaynaklanan sebeplerden dolayı aslında barışı taşıyan Kurtuluş Vapuru kayaya çarparak batar.
27 Aralık 1939 gecesi, 02.00'de 7,9 şiddetinde meydana gelen depremde Erzincan dünya tarihinde en çok insanın hayatını kaybettiği ilk on felaketten birini yaşadı. Depremde 32 bin 962 kişi enkaz altında kalarak ya da soğukta donarak can verdi. Depremden hemen sonra Kızılay Cemiyeti olay yerine giderek bütün imkânlarını seferber etmiş ve yaraları sarmıştır.
2. Dünya Savaşı sırasında Romanya, Bulgaristan, Yunanistan’da bulunan soydaşlarımız ana vatana akın etmeye başlamıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti, İstanbul (Tuzla) ve İzmit’te tahaffuzhaneler oluşturmuş: Çerkezköy, Pendik gibi yerlerde aşevleri ve dispanserler tesis edilmiştir. Mültecilere beslenme, geçici barınma ve sağlık taraması hizmeti verilmiştir. Ayrıca 1942 yılında İzmir’de İngiliz-İtalyan esir değişimi gerçekleştirilmiştir.
İkinci dünya savaşı öncesi, Türk ordusunun gücünü göstermek amacıyla bir tatbikat tertip edilmiştir. Tatbikat; Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar’ın katılımıyla Tekirdağ, Kırklareli, Edirne ve ilçelerinde gerçekleştirilmiştir. Tatbikata Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti’de dahil edilmiştir. İki adet sahra hastanesi oluşturulmuş hastaneler Mustafa Kemal Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir.
1930'lu yılların sonuna doğru, dünyanın üzerinde yeniden savaş bulutları dolaşmaya başlamıştı. İkinci Dünya Savaşı öncesi ordu ve halkın, olası bir kimya saldırıya hazırlıklı olması gerektiği düşünülerek Milli Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığının isteği üzerine 1935 yılında Mamak’ta Kızılay Gaz Maske Fabrikası açılmıştır. Memlekette de evvel maske imali olunmadığı için Avrupa’da tedkikat yapılmış ve Avrupa'dan kalıplar getirtilip kısa bir süre zarfında üretime başlanmıştır. Fabrika 1943 yılında Genel Kurmay Başkanlığı’na devredilmiştir
1929 yılında Dünya Kızılhaçları’nın gençlik teşkilatları model alarak bir gençlik teşkilatı kurmayı gündemine almıştır. 23 Mayıs 1933’te Kızılay Ana Nizamnamesi’nin 137. Maddesi gereği Hilal-i Ahmer Gençlik Cemiyeti (Kızılay Gençlik Kurumu) kurulmuştur. Türk Gençliğini insanlık şefkat ve birbirine yardım duyguları ile yetiştirmek ve bu amaca varmak için topluluk hayatına alıştırmak ve geleceğin iyi ve hayırsever Kızılay üyeliğine yetiştirmek misyonu ile tüm yurtta teşkilatlanmıştır. Yurdun çeşitli bölgelerinde gençlik kampları oluşturulmuş, Genç-ay dergisi yayınlanmış, gençlik pulları bastırılmış, okullarda gençlik kolları tesis edilmiştir.
31 Mart 1928 günü İzmir Tobalı’da meydana gelen depremin şiddeti 6.5’tir ve 50 vatandaşımızın hayatını kaybetmiştir. Başta Kızılay Genel Merkez olmak üzere İzmir ve çevre şubelerden yardımlar yapılmıştır. Bu yardımlar 848 çadır, 219 adet battaniye, 1493 kg. ekmek, 389 kg. pirinç, 390 kg. şeker, 71 kg. sade yağ, 1024 kg. sabun, 100 kg. tuz, 1918 kg. patates, 11 kasa limon, 16 kasa çay, 250 çuval un, 1867 kasa fasulye, 340 adet giyim eşyası ve bunların yanında sağlık malzemesidir.
1927–1937 yılından itibaren Anadolu’yu kasıp kavuran kuraklık dayanılmaz hale gelmişti. 1928 yılında TBMM tarafından Kızılay’a yardım çağrısında bulundu. Kızılay; Konya, Aksaray, Polatlı, Bala, Haymana, Cihanbeyli, Kırşehir, Yozgat, Çorum, Çankırı, Niğde vb. merkezlere nakdi yardım yapılmasının yanı sıra buğday, mısır, un ve tohum yardımında bulunulmuştur.
Kurtuluş Savaşı sırasında Afyonkarahisar’da böbreklerinden rahatsızlanınca Gazlı Göl'den getirilen maden suyunu içerek sağlığına kavuşan Ulu Önder Atatürk, bizzat sermayesini vererek Afyonkarahisar Gazlıgöl beldesinde bir fabrika kurulmasını sağlamış, 17 Ekim 1926 tarihinde gelir getirmesi amacıyla Kızılay'a bağışlamıştır. Atatürk’ten aldığı emaneti her geçen gün geliştirerek büyüten Kızılay, Afyonkarahisar’da dört üretim bandı ve Erzincan’da yeni açılan fabrikasıyla hem sağlığa hem yardımlaşmaya katkı sağlamaktadır. Zengin mineral içeriğiyle sağlık için vazgeçilmez olan Kızılay Maden Suyu, satışından elde edilen gelirle de dünyanın neresinde olursa olsun insan acısını dindirmek için çalışmaktadır.
Tanzimat ve batılılaşma hareketleriyle birlikte, toplum yaşamına giren Sultan Abdülaziz tarafından başlatılan balolar Cumhuriyetin ilanı ile birlikte çoğalarak hayatımıza girmiştir. Özellikle Atatürk'ün bürokratları, onların eşleri veya kızlarıyla balolara katılmaya yüreklendirmesi, kadının toplum yaşamına sokulması için bir olanak oluşturmaktaydı. 1926 yılından itibaren Kızılay da balolar tertiplemeye başlamıştır. Kızılay’ın 1927 yılında kuruluşunun 50. Yıl dönümü münasebetiyle Ankara ve çeşitli şubelerde balolar tertip edilmiştir. Balo biletleri ücret mukabilinde satılıyor; ayrıca bu balolarda geliri Kızılay’a kalan bir açık arttırma da yapılıyordu
1924 yılında Besim Ömer Akalın, Akil Muhtar Özden ve Tevfik Sağlam Paşa’nın ısrarlı talepleri üzerine Genel Merkez tarafından bir komisyon oluşturulmuş hemşirelik okulu için bir tüzük ve müfredat hazırlanmıştır. Okulun müdürlüğünü üstlenmesi için Guraba Hastanesi eski Baştabibi Ömer Lütfi (Eti) vazifelendirilmiştir. Gazetelere ilan verilmiş öğrenci olmak için başvuran genç kızlarla mülakat yapılıp 21 Şubat 1925 tarihinde okul hizmete açılmıştır.
13 Eylül 1934 ‘te Erzurum’un Pasinler ilçesinde 6.9 kuvvetinde meydana gelen depremde 310 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Cumhuriyet'in ilanından sonra Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin karşılaştığı ilk afet faaliyeti bu depremdir, cemiyet bölgeye ilk etapta 50 adet iki direkli çadır, 100 adet mahruti çadır, 1000 adet battaniye, 1000 adet fanila, 1000 adet çamaşır, 1000 adet çorap ve 3000 Lira daha sonra 20 yataklık hastane malzemesi göndermiştir. Mustafa Kemal Paşa deprem bölgesini ziyaret etmiş ve Hilal-i Ahmer’in çalışmalarını yakından gözlemlemiştir.
30 Ocak 1923’te Türk ve Rum nüfus mübadelesine ilişkin Sözleşme ve Protokol neticesinde İstanbul Rum ahalisi ile Batı Trakya Türk ahalisi dışında bırakılmak kaydıyla büyük bir nüfus değişimi yapılmaya karar verilmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin de aralarında bulunduğu Muhtelif Mübadele Komisyonu teşkil edilmiş ve bu çerçevede Girit, Rodos, Selanik’te Hilal-i Ahmer tarafından toplama merkezleri oluşturulmuştur. Kiralanan gemilerle İzmit, İzmir, Ayvalık, Mudanya gibi merkezlerde oluşturulan geçici barınma merkezlerinde ağırlanan mübadillere gıda yardımı yapılıp geçici barınma merkezleri oluşturulmuştur.
Milli Mücadele yılları, Hilal-i Ahmer'in bütün potansiyeliyle çabaladığı yıllardır. Bu dönemde 33.172 yaralı ve hastanın tedavi edildiği, birçok yerde ve çok kısa zamanda, Hilal-i Ahmer hastaneleri, nekahethaneleri, dispanserleri, aşhaneleri, çayhaneleri kurarak, o günün olağanüstü şartları, ilaç ve malzemenin kıtlığına, teminindeki zorluklarına rağmen başarılı hizmetler vermiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti de baskılara maruz kaldı ve dört defa teftişe tabi tutulmuştur. Merkez Binası işgal kuvvetleri tarafından 16 Mart 1920 gecesi basılmıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 1921’den itibaren İstanbul’dan Anadolu’ya yaptığı yardımları artırdı. Cemiyet 1921-1922 yıllarında Sıhhiye-i Askeriye’nin acil ihtiyaç duyduğu 40.000 sandık malzemeyi Anadolu’ya gönderdi. Deposunu Sirkeci’den Eskişehir’e taşımış yönetim merkezini Ankara Murahhaslığı’na taşımıştır. Yurdun çeşitli bölgelerine gönderdiği İmdad-ı Sıhhiye Heyetleri ile tüm yurtta yardım faaliyetlerini yürüten Hilal-i Ahmer Cemiyeti Ankara, Kırşehir, Konya ve Eskişehir Hastaneleri ile sağlık faaliyetlerine devam etmiştir.
Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı daha sonra meydana gelen iktisadi buhran, ilaç fiyatları ve hastane masraflarının artması sebebiyle ahali sağlık hizmetlerinden yararlanamaz hale getirmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti Birinci Dünya Savaşı müddetince kendisine tahsis edilen okul, kışla vb. kamu binalarında hastaneler açmıştı. Burada edindiği deneyimler doğrultusunda bu seferde yoksul mahallelerde dispanser açmaya karar vermiştir. İlk olarak Aralık 1918’de Fatih ve Üsküdar’da birer dispanser açtı. İkişer doktor tayin edilen bu dispanserler gereğinde hastaların evinde sağlık hizmeti vermiştir. Bu doğrultuda Cağaloğlu’nda da bir dispanser açılmıştır. Milli mücadele yıllarında, Anadolu’nun işgale karşı başlatılan direniş hareketinin (Kuvayı Milliye) ihtiyacı üzerine ve çeşitli bölgelere gönderilen İmdad-ı Sıhhiye Heyetleri çeşitli bölgelerinde Hilal-i Ahmer Dispanseri açılmaya devam etmiştir. Antalya,Burdur, Denizli, Konya, Ereğli, Bor, Namrun, Pozantı, Belemedik, Nazilli, Mudanya,Turgutlu, Alaşehir, Akhisar, Çine,Söke, Koçarlı, Yenipazar, Köşk, Bağarası, Balyambolu, Koçarlı, Bozdoğan, Dinar ve Kilikya , Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Antep, Uşak vb. bölgelerde dispanserler açılmıştır.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti açtığı ilk aşhane Balkan Savaşı sırasında açılan Ispartakule aşevidir. 1914 yılından itibaren Balkan Muhacirlerinin İstanbul’da yığılması ve savaşın meydana getirdiği iktisadi buhran nedeniyle İstanbul’da pek çok aşevi açılmıştır. Cerrahpaşa, Topkapı, Eyüp, Üsküdar, Cibali aşhaneleri bunların önemlilerindendir.
Hilal-i Ahmer, Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok cephede savaştığı Birinci Dünya Savaşı'nda açılan her cephede askerin sağlık sorunları, yaralıların bakımı, beslenme ve giyim gereksinmelerini etkin şekilde karşılayarak devlete yardımcı olmuş ve tüm gücüyle yardım elini uzatmıştır. Devletin üst görevlerinde bulunan bir kadro ile savaş süresince kurduğu hastaneler ve yaptığı yardımlarla bir yandan maddi acıların dinmesine yardım etmiş, diğer taraftan ise savaşın farklı cephelerinde düşman kuvvetleri ile savaşan Osmanlı askerlerinin aileleri ile irtibat kurmalarında rol oynayarak cephe ile aileler arasında köprü olmuştur. Hilali-i Ahmer, Çanakkale Savaşına ve açılan tüm cephelere sağlık heyetleri göndermiştir. Tesis ettiği hastaneleri, sahra hastaneleri (çadır hastane), çayhaneleri, nekahethane ve hastane gemileri ile hizmet vermiştir. Erzurum, Erzincan, Sivas, Samsun, Gelibolu, Şarköy, Tekirdağ, Medine, Bağdat, Kudüs, Şam ve İstanbul’da Hastaneler açmıştır. Cephe gerisinde Sahra Hastaneleri oluşturmuş, imdat mevkileri, nekahethaneler ve misafirhaneler kurmuştur.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Balkan Savaşı’nın başlaması ile yaralı askerler, göçmenler, yoksulluk, göçlerle gelen savaş dulları, yetimleri ve elverişsiz koşullar dolayısıyla hızla yayılan bulaşıcı hastalıklarla mücadele için hemen harekete geçerek, yeni yapılanmasına rağmen elindeki olanakları kullanarak büyük yararlılık göstermiştir.
20 Mart 1912 tarihinde, Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti bünyesinde “Osmanlı Hilâl-i Ahmer Hanımlar Merkezi” kurulmuştur. Kurulan bu teşkilatla kadınlarımızın daha yoğun ve etkili bir şekilde Hilâl-i Ahmer faaliyetlerine katılımları sağlanmıştır. Askerler için giysilerin, çamaşırların, yatak - yorganların dikilmesinde; eldivenlerin, kaşkolların örülmesinde yüzlerce hanım hiçbir karşılık beklemeksizin geceli gündüzlü çalışmıştır. Merkeze üye hanımlar cephede askere bakmış, yiyecek, giyecek ve sağlık alanlarında askere katkıda bulunmuştur. Cephe gerisinde sivillere eğilmiş, savaşlardan kaçarak Osmanlı topraklarına sığınan binlerce göçmenle gelen sorunlara da bu merkez yardımcı olmuştur.
1911 yılında Besim Ömer Paşa tarafından Kadırga Veladethanesi’nde verilmeye başlanan hasta bakıcılık kursları savaş şartlarında hasta bakıcı ihtiyacını geçici olarak karşılamak amacıyla tesis edilmiş fakat çok büyük fayda sağlamıştır. Hilal-i Ahmer Başkan Vekili Dr. Besim Ömer Bey öncülüğünde 4-5 aylık kurslar düzenlenerek kadın ve erkek kursiyerlere hasta bakıcılık eğitimi verilmiş. Eğitim almış hasta bakıcılar cephe gerisinde, hastanelerde, hasta ve yaralı taşıma gemilerinde aktif görev almıştır.
II. Abdülhamit Dönemi’nde etkinlikleri kısıtlanan ve çok varlık gösteremeyen Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti 1911 yılında yeniden yapılanmaya başlamıştır. Aynı tarihlerde İtalya’nın Trablusgarp’ı işgal etmesiyle Bingazi ve Hums’a iki sağlık ekibi gönderilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk gözünden yaralanmış ve Hilal-i Ahmer Hastanesinde tedavi görmüştür.
14 Nisan 1877 tarihinde, Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti adını alarak 2. Kez kurulan Cemiyet, 1877 -1878 Osmanlı- Rus Harbi (93 Harbi) ile ilk büyük sınavını vermiştir. Bir yıl içerisinde hem içeriden hem de İslam ülkelerinin bazılarından yardımlar toplanmış ve bu yardımlarla hastaneler açılmış. Bunların en önemlisi Anadolu Kavağı Hastanesi, Beylerbeyi Hastanesi ve Yıldız Hastanesidir.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 11 Haziran 1868’de Mecrûhîn ve Marda-yı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti (Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti) adıyla, Dr. Abdullah Bey, Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa, Marko Paşa ve Kırımlı Aziz Bey’in girişimleri ile kurulmuştur.
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi; görevi din, inanç, dil, ırk, toplumsal sınıf veya politik görüş farkı gözetmeksizin insan hayatı ve sağlığını korumak, insan varoluşunun saygı görmesini sağlamak, insanların acı çekmesini önlemek ve acılarını dindirmek olan uluslararası bir insani harekettir. Jean Henry Dunant (1828-1910) İsviçreli yazar, iş adamı ve Kızılhaç Teşkilâtı'nın kurucusudur. Henry Dunant bir iş seyahati sırasında Kuzey İtalya'daki Solferino Savaşında (1959) gördüğü sefaleti, kıyımı ve yaralıların içler acısı haline tanık olur ülkesine dönünce, barış zamanında yetiştirilecek ve savaş zamanlarında hiçbir ayrım gözetmeden yaralıların tedavisiyle meşgul olacak bir cemiyet kurulması için girişimlerde bulunur. 1864 Cenevre Konvansiyonunun toplanmasına Kızılhaç Teşkilatı’nın kurulmasına önayak olmuştur. Gösterdiği çabalar nedeniyle 1901 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştür.